Şiir ve öykü dünyasından gelen ince söyleyiş ve imgeleriyle dikkat çeken Serkan Türk özellikle ‘Rüzgârlı Camlar’ adlı öykü kitabıyla adından söz ettirmişti. Yazarın ilk öykü kitabı olma içtenliğini taşıyan ‘Uzak Yaz’ da geçenlerde yeni bir basımıyla okurlarla buluştu.
‘Uzak Yaz’ yüreğinde bir şairin evrenini taşıyan yazar Serkan Türk’ün şiire çok yakın duran anlatımlarıyla ve imgeleriyle incecik örüp dokuduğu öykülerden oluşuyor. İnsani durumlardan insani dramlara uzanan yolda genç öykücünün duyarlılıkla ve incelikli bir gözlem gücüyle, pek çok insan tarafından fark edilemeyen ayrıntılarda yoğunlaşan yaşamı, tüm şiirselliği ve felsefi derinliğiyle dile getirdiğini görüyoruz. İnsanın ruhsal dünyasının anlatımlarının ve ifadesinin önemli yeri var bu öykülerde. Öykülerin pek çoğunun 2. tekil kişiye hitaben yazıldığı görülüyor. Bu durum, öykülere içtenliğin ve naifliğin kapılarını açıyor. Aynı zamanda bir mektubun ya da bir anı defterinin satırları arasında kayboluyoruz duygusu sarıyor içimizi bütün gizemiyle.
Öykülerinde çocukluk ve ilkgençlik izlenimlerinin ardına düşen yazarla birlikte okur da yitik bir zamanın ardına düşüp geçmişe yolculuğa çıkıyor. Uzak geçmişte yitip giden çocukluk zamanına açılan loş pencereler, serin bahçeler… Ağaç gölgeleri ve yaprak hışırtıları… Uzakta kalmış ama yürekte sızılı izler bırakmış çocukluk aşkları… İç acıtan bir hüznün kuşattığı onlarca öykü var ‘Uzak Yaz’da. Serkan Türk bu hüzün duygusunu şiirselliğin yumuşak üslubu içinde eriterek veriyor. Bazen bir intiharın ardından zamansal geri dönüşlerle, yaşanan geçmiş, şiirsel dilin sunduğu anlam ve imge zenginliğiyle okurun yüreğinde çoğaltıyor hüznünü. Kahramanların yalnız ve hayatın kıyısında duran kişiler oluşu da ilgi uyandırıyor.
Karyolanın Soğuk Demirleri öyküsünde başarılı zaman geçişleriyle, olay zamanlarını parçalayarak kurgulayan yazar, hem modern ve özgün bir öykü metni oluşturmuş oluyor hem de ruhsal sorunları olan yaşlı bir adamın bilincinden, onun zihninin içinden yansıyanları gösteriyor. Yaşlı adamın klinikten kaçmış olduğunu; zaman kırılmalarıyla, parça parça görüntülerle fark ettiriyor. Tomris Uyar’ın dikkat çektiği “öyküdeki aydınlanma anlarını” okura derinden yaşatıyor. İleri-geri sarılan zamanda savrulan öykü kişisinin çok derin bir acıyı nasıl içselleştirdiğine dikkat toplamayı başarıyor. Bebek ve İlkel Ağrı öykülerinde aynı olayı farklı açılardan göstermeyi deneyimliyor yazar; bu öykülerde özneler yer değiştiriyor, böylece yaşanmış aynı anlar içindeki farklı derinliklere ve yoğun anlamlara açılıyoruz.
Kitabın öteki öykülerinde ölümün, ruhsal kırılmaların, insanı derinden yaralayan anların hüzünlü atmosferinde soluk alıyor öykü kahramanları. Mecazi olarak çöllere düşseler de yolları denizlere açılıyor. Öykülerin içinde insan gerçeğinin şiirsel anlatımlarla ve modernist kurgularla dile getirilmesinden doğan estetik tatlar, okuru içten, doğal, naif, lirik ve pastoral bir evrene alıp götürüyor. Bir şiiröykünün odağından bakıyor her sayfada; olayın değil durumun incecik ayrıntılarına tutunuyor insan; boşluklarda zihinsel yollar açıyor ve yarattığı anlam merdivenleriyle geçiyor tüm satırların üzerinden. Görülüyor ki yazarın incelikli bakışından süzülenler öykülere dönüşüyor ve öykünün ıssızlığı içinde yankılanıyor yaşamın uğultulu rüzgârları…
Geriye yoğun bir edebi-estetik tat kalıyor; hayatın tadı, denizin tuzu gibi… ‘Uzak Yaz’, uzak, puslu ve gölgeli anıların şiirsel, modernist öyküleri olarak, ilgiyle ve beğeniyle okunacak genç öykü kitapları arasında yer alıyor.
UZAK YAZ - Serkan Türk
Hülya Soyşekerci-Radikal Kitap 2012