20 Haziran 2018 Çarşamba

Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim Üzerine Bir İnceleme


           Serkan Türk’ün dördüncü öykü kitabı Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim, Yitik Ülke Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. On iki öyküden oluşan kitap, Serkan Türk’ün öykü dünyasına giriş için iyi bir seçim olur desek yanılmış olmayız sanırım.
            Kitap, Hitler Ve Yoldaki Üç Kişi öyküsüyle başlıyor. Birinci tekil anlatımla ilerleyen öyküde, tren yolculuğu yapan bir karakteri dinliyoruz. Anlatıcının dikkatli bir dinleyici tavrı dikkat çekiyor ilk olarak. Etrafında yaşanan olaylara ve seslere karşı duyarlı bir anlatıcıyla karşı karşıya kalıyoruz. Fakat salt bir dinleyici kimliğinden öte, sözgelimi dalgın ve biraz da takıntılı bir karakter canlanıyor öykü ilerledikçe. Anlatıcının dalgınlığına ise sık sık yaptığı geri dönüşlerle ve yer yer çocukluğuna dair yaşadıklarını anımsaması ile şahit oluyoruz öykü boyunca. Bu noktadan sonra, Thomas Bernhard karakterlerine nazire yaparcasına bir anlatıcı profili canlanıyor zihnimizde. İnsanlarla,  değim yerindeyse kırık bir ilişki biçimi olan bir anlatıcı şekilleniyor zihnimizde.

            Hadi Öldür Şunu Aslanım öyküsü ise bir radyo sunucusunun horoz dövüşünü anlattığı an ile başlıyor. Bu öykü ile beraber bir önceki öykü ve daha sonraki öykülerdeki benzer bir tematik yaklaşım dikkat çekiyor. Hadi Öldür Şunu Aslanım öyküsünde tekrar birinci tekil anlatımla karşı karşıyayız. Fakat bu öyküde anlatıcı,  radyo sunuculuğundan hayvan dövüşü sunmaya nasıl geldiğini bir çırpıda söylemeyi tercih etmiyor. Belirli aralıklarla hatırladıkları ve yaşadığı olayları anımsamalarıyla beraber okurun zihninde bir süreci canlandırmaya çalışıyor. Anımsamaları ve kendi kendine yakınmaları ile karısıyla boşanma durumuna geldiğini de öykü ilerledikçe anlıyoruz. Bir başka öykü, Krampon Kazası öyküsünde ise yazar, bir önceki öykülerde oluşturduğu benzer özellikteki karakterlerin daha somut bir halini almış karakterle karşılıyor bizi. Geçmiş ile şimdi arasında gidip gelen anlatıcının bir yandan da gündelik hayatına konuk oluyoruz. Öykü kendi içerisinde parçalara bölünüyor, ama yine de o parçalarla bir bütüne doğru ilerliyor. Rüya ile gerçek arasında sıkışan karakterin inişli çıkışlı ilerleyen hayatına yazar, Patrick Süskind’in Güvercin’ inine gönderme yaparak yapısal bir bütünlük peşinde koşuyor. Öyküye başlığını veren Krampon Kazası olayı ise Oidipus kompleksi temeli barındıran bir baba-oğul çatışması içerisinde anlatılıyor. Tabii bu noktada,  baba oğul ilişkisini, anlatıcı tarafından, yani oğul tarafından dinliyoruz.
Kitapta ilerledikçe benzer çizgide ilerleyen öyküler dikkat çekiyor. Bunlardan ilk dikkatimizi çeken de;  kitaba adını veren Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim öyküsü ile Kalbim Oyuncak Bir Gemi Senin Sularında öyküsü oluyor. İlk öyküde ölen karısının ardından yalnız kalmış bir adam anlatısı ile beraber öykü ilerliyor. Aynı zamanda karakterin gündelik yaşamı içerisinde insanlarla olan ilişkilerine de ayrı bir perspektiften şahit oluyoruz. Bir önceki bölümde bahsettiğimiz gibi, öykülerde yaşanan, ya da yaşanmış bir olayı parçalara bölerek anlatmaya çalışan bir yazarla karşı karşıyayız bu öyküde de. Karakterin, karısının ardından arta kalan yaşamındaki gidişat, hayatındaki ayrıntıların betimlenmesiyle şekilleniyor. Karısından kalan elbisesi ile kurduğu ilişki ise öyküdeki genel atmosferi oluşturan unsur oluyor.  Bir başka açıdan, o elbise ile olan ilişkisinin hastalık derecesine vardığını düşünen karakter, elbiseyi eskiciye vermekte buluyor çözümü. Kalbim Oyuncak Bir Gemi Senin Sularında öyküsü ile Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim öyküsü tematik bir bağ kuruyor burada. Bu bağ, salt ölüm temasından da öte, iki öykünün yaşanan bir ânda çarpışması oluyor. Bir dipnot olarak da şunu eklemekte fayda var. Kitaptaki öykülerin büyük bir çoğunluğu bir kasaba hayatı içinde geçiyor. Büyükşehir hayatının aksine öyküler de birbirine yakın hayatlar arasında, birbirine yakın olaylarla anlatılıyor. Bu çıkarımdan sonra bahsettiğimiz iki öykünün çarpışması da kaçınılmaz oluyor haliyle. Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim öyküsündeki eskiciye verilen elbisenin olduğu ân, Kalbim Oyuncak Bir Gemi Senin Sularında öyküsünde çıkıyor karşımıza. Önceki öykünün aksine, Kalbim Oyuncak Bir Gemi Senin Sularında öyküsündeki ölüm temasında ise karakterin iç çatışmasına şahit oluyoruz. Ayrıca öyküyü salt bir katil öyküsü olarak da okumak mümkün. Bu öyküdeki karakter de, geçmişte kalan ânlar ile yaşanılmış olaylardan arta kalan nesnelerle kurduğu bağ da dikkat çeken bir ayrıntı oluyor.

            Kitapla ilgili bir başka öne çıkan konu; yalnız karakterlerin aksine öykülerin büyük bir çoğunluğunun kalabalıklar içinde geçiyor olması.  Gerek dağılmış, gerekse düzenli bir aile hayatının geçtiği öykülere rastlıyoruz kitap boyunca. Bu bağlamda yukarıda bahsettiğimiz Krampon Kazası öyküsü aslında bir dağılmış aile anlatısı örneği taşıyor. Öte yandan Wannsee’nin Mavi Suları öyküsünde de annesi ile teyzesi arasındaki telefon konuşmasından yola çıkarak bir aile portresi çiziyor anlatıcı bizlere. Bir başka öykü, Ailenizden Biri Beklenmedik Bir Anda öyküsü ise aile içinde, kalabalık bir ortamda geçen öykülerin en iyi örneğini sunuyor. Bu öyküde bütün bir aile üyelerinin konuşmalarına şahit oluyoruz. Babanın gördüğü rüya ve o rüyanın anlamında saklı olan ölüm imgesi üzerinden ilerliyor öykü. Buradaki tematik unsur da ilk dikkat çeken durum oluyor. Öykülerin ortak bir izlekte buluştuğu konu, ya da irdelendiği konu, ölüm oluyor. Ölmüş birinin ardından kurgulanan bir öykü okurken,  bir başka öyküde ölmek üzere olan bir karakterin öyküsünü de okuyoruz, ya da ölümün her an yaşanılabilir bir durum olduğunu anlatan öyküye de rastlıyoruz kitap boyunca. Salt insan odağında ilerlemiyor tabii öyküler, sözgelimi ölmek üzere olan bir horozla bile karşılaşabiliyoruz.
            Bak Önümüzde Yeni Bir Mevsim,  acele etmeyen, anlatacaklarını soluklanıp, yavaş yavaş anlatmaya niyetlenmiş bir yazarın elinden çıkmış bir kitap. Her ne kadar kitap boyunca bir şeyleri anlatma arzusuyla dolu karakterlerle karşılaşsak da kelimelerin yetersiz kaldığı anlarda,  susmasını bilen karakterlerin olduğu bir öyküler toplamı bu kitap.


Furkan Pişgin-Şarki Dergisi 4.sayıda yer almıştır. 2017

Ömer Kaya yazdı: ÇIKIŞI ARAYANLAR İÇİN BİR ROMAN: AUSGANG

Romanın Konusu: Alışılmış düzende olaya yaslanan, kolay özetlenebilir pek çok metin okumuşuzdur. Bu minvalde çoğu metin, toplumsal bir mesel...