her duyduğum ölüm kamburum
olurdu. sonsuz gökleri sarsardı yağmur
ellerinde kir birikmiş günahkar bir kadın
beyaz bir çarşafı gererdi bahçesinde
yaz’dı biliyorsun biten
ben orda koşacak ve yetişecek olandım
yeni zamanlarına dünyanın
tuttu yaprak döktü ağaçlar
kavak esnedi çatıya doğru
bir kuş havalandı kalbimde
tuhaf boşluk
açtığım camdan baktım tepelere
ateş yakmış kalabalık,
gittin mi? hiçbir gölge yer etmemiş
aydınlık evler, altındı penceren.
esmeralda bir çingene kadar esmer
bir o kadar alacaklı tanrı’sından
ve ben alıngan köle kamburum içimde
notre dame'ın küskünüyüm sanki
çalıyorum her saat çanlarını yalnızlığın
katedralin duvarına sinmiş frollo kadar ürkek
bakıyorum çarmıhıma.
bu düştüğüm yağmur suyu gözyaşım
olurdu. sonsuz içimi dağlardı sessizliği.
Serkan Türk
Ömer Kaya yazdı: ÇIKIŞI ARAYANLAR İÇİN BİR ROMAN: AUSGANG
Romanın Konusu: Alışılmış düzende olaya yaslanan, kolay özetlenebilir pek çok metin okumuşuzdur. Bu minvalde çoğu metin, toplumsal bir mesel...
-
Serkan Türk iki kitabının yeni baskılarıyla son günlerde adından çokça söz ettiriyor. Rüzgârlı Camlar ve Tanrı’nın Yalnız Kırları , yeni b...
-
Öğretmenlik sıfatımı takındığımda en çok korktuğum şeylerden biri de edebiyattaki istisnalardır. Öyle ki bir anda öğrencinin gözünde yeter...