23 Ocak 2008 Çarşamba

Seyit Göktepe'nin "Ben Ol da Gör" Kitabı



bahar sabahları bahçeden kesilmiş birkaç gül koyuyorsunuz mutfak masasında vazoya. hemencecik gül kokusu doluyor mutfağa. gül kokusu gibidir taze kitap kokusu. içinize sinmesine izin verirsiniz. her cümle size başkalıklar bağışlar. incecikten bir rüzgârda başakların mırıltısı nı duyarsınız. duymaktır insanın yaşayan yapan.




kendini yazmak. olanı, olduğu gibi defterlerine yazmak. çikolata kağıtlarını, yaz'ları, bir ömür boyu aslında hep çocuk kalacak olanı yazmak. onun yaptığı da bu, düpedüz kalbini kanatıyor kelimelerin. esases kelimeleri rahatta gibi görünse de, hep esas duruşta kahramanları. ceplerinde kuşüzümleri olan kahramanlar hayal ediyorum okurken. oysa kimi savrulan hayatları şiirsellikle anlatıyor bize. yanyana yaşadığımız bir komşumuz oluveriyor teninde gül izleri. diken kokusu teninde.




beklemek sessiz geceyi. uzak yerlerdeki ışıkları görmeye çalışmak. uzak yerlerdeki hayatın atışını duymaya zorlamak kendini. geçmiş yılların içinden çıkıp gelen kalp atışlarını düşürmek sayfalara. dokuz öyküsüyle genç bir yazar giriyor kapınızdan. ben ol da gör diyor okuyucusunu üçüncü kez selamlarken. daha önce ilkyazların anısıyla ve defter ve çikolota'da sergilediği iyi öykücülüğünü yepyeni kitabı ile birkez daha biz okurlara gösteriyor. yky'ndan çıkan ben ol da gör adlı kitabı seyit göktepe'nin uzun yıllar türk edebiyatında var olacağını gösteriyor. ilerleyen günlerde daha kapsamlı bir yazı yazarak sizinle paylaşacağım.

Ömer Kaya yazdı: ÇIKIŞI ARAYANLAR İÇİN BİR ROMAN: AUSGANG

Romanın Konusu: Alışılmış düzende olaya yaslanan, kolay özetlenebilir pek çok metin okumuşuzdur. Bu minvalde çoğu metin, toplumsal bir mesel...