31 Aralık 2007 Pazartesi

Muhteşem Süleyman, Aytmatov ve Hazar Şiir Akşamları


Muhteşem Süleyman, Aytmatov ve Hazar Şiir Akşamları

Havalar iyice soğumaya başladı. Geçtiğimiz günlerde evinin balkonundan soba borularını alıp bahçede temizlerken söyleniyor bir teyze. Ağzının içindeki mırıltı bana kadar ulaşmıyor ne yazık ki. Pencereden bakıyorum karşı bahçeye. İncir ağacının dalına kurulmuş bir salıncak rüzgârda salınıyor. Yakında her yer kar altında kalacak. Sayısız köy yolu günlerce ulaşıma kapanacak. Çocuklarını hastaneye yetiştiremeden yolda doğurmak zorunda kalacak bazı köylü kadınlar. Ölecek yaşlı amcalar bu soğuk mevsimde yalnızlıktan. Bir yerlerde kan dökülecek o beyazların üzerine. Her biri gencecik delikanlılar, göğüslerine bastırdıkları fotoğraflara bir kez daha bakamadan ölecekler hem de. Özellikle bunu düşünmesi bile yıpratıyor içimi.

Yazıya neden böyle başladım inanın bilmiyorum. Geçtiğimiz hafta otobüsle Trabzon'dan 14 saat uzaklıkla bir şehre gittim. Diğer doğu şehirleri gibi olmadığını daha önceki gidişimden tespit ettiğim Elazığ ülkemizin atmosferinin fazlasıyla içinde. Gittiğim sabah erken saatten itibaren insanlar bir şeyin hazırlığı içindeydiler. Şehre ilk kez gelen biri bu hareketliliği gözlemlerken kalabalık bir şehirdeyim diye de düşünebilir. Yerel televizyon kanallarında öğle saatlerinde yapılacak miting için reklâmlar dönüyordu. Birbiri ardına şehirdeki politikacılar, sendikacılar, sivil toplum örgütleri ve dernek yöneticileri mitingde yer alacaklarını bildiriyorlardı. Çoğu ilk kez kamera karşısında bulunmanın verdiği şaşkın ifadeyle "bizde oradayız" diyordu. Madem bu kadar çok insan orada ben de gitmeliydim değil mi? Gittim tabii. Yüz bin kişi şehrin en büyük caddesine doğru insan seli olmuş akıyordu. Ellerinde ayyıldızlı bayrağımız, ağızlarında vatanın bölünmez bütünlüğünü anlatan sözcüklerle. Yüz bin insan kol kola, omuz omuza, yürek yüreğe. Elazığ insanı içinde bulunduğumuz dönemin hassasiyetini alanlara taşıdı. Elazığ Belediye başkanının kürsüdeki konuşmasını hep bir ağızdan bölüp seslendiler. " Muhteşem Süleyman Bizi Irak'a Götür".

İkinci defa gittiğim bu şehirde miting için bulunmuyordum tabii. 15.si düzenlenen Hazar Şiir Akşamları'nın davetlisi olarak oradaydım. Bu yıl yapılan etkinliği ünlü Kırgız Yazar ve Kırgızistan Brüksel Büyük Elçisi Cengiz Aytmatov onuruna düzenlemişlerdi. 79 yaşındaki yazar sayısız eser yazmış, kitapları dünyada 60 milyon satmış ve 157 dile çevrilmişti. Ülkemizde daha çok sinemaya da çevrilmiş Selvi Boylum, Al Yazmalım adlı eseri ile tanınıyor yazar. Hazar Şiir akşamları katılımcı yazar-şairlerin Gazi Caddesinden yürüyüşleriyle başladı. Cengiz Aytmatov'a etkinlik çerçevesinden Elazığ Valiliği tarafından 2006 Türk Dünyası Hizmet Ödülü verildi. Servet Kabaklının oturum başkanlığı yaptığı etkinlikte Prof. Dr. Sadık Tural, Abdyldazhan Akmataliyev, Muhtar Şahanov, Sabir Rüstemhanlı, Prof. Dr. Ahmet Buran, Prof. Dr. Ramazan Korkmaz'ın C. Aytmatov'un edebiyata kattıkları üzerine yaptıklarını sohbet dinlemeye değerdi. Eserlerinde yaşadıklarının izleklerinin olduğunu anlatan katılımcılar Cengiz Aytmatov'un babasının sır ölümünün hayata bakışını nasıl etkilediğini anlatması üzerine salonda duygulu anlar yaşandı.

Cadde, sokak ve park adları neye göre verilir sorusu hem kafamı meşgul etmiş bir şeydir. Özellikle Rize'den Trabzon'a dönerken Of'un merkezine yakın bir parka Ünlü Türk Büyüğü, Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek adının verildiğini gördüğümden beri. Ülkemizde yazar ve şair adlarının sokaklara, caddelere ve parklara verilmesi fikrini konuşmalıyız toplumca. Böylelikle hayatında üç şair ismi öğrenememiş Lise talebelerimiz içinde çok öğretici olabilir. Cengiz Aytmatov'un adı şimdi Elazığ şehrinde bir parka verildi. Yeni yapılmış bir sitenin tam ortasında pek şenlikli katılımlı bir törenle açıldı park. Cengiz Aytmatov parkının durumunu sık sık soracağını söyledi konuşmasında.

Yurt içinden 33, Yurtdışından 13 şair'in katılımı ile gerçekleşen programa özellikle Fırat Üniversitesi öğrencileri tarafından ilgi ile takip edildi. Bir şehrin kültür etkinliklerinde söz sahibi olması çok önemli bir olay. Hem de bu etkinlikleri başarılı bir şekilde uzun yıllarca sürdürülebilmesi de çok önemli. Elazığ Valisini, Belediye Başkanını ve organizasyon ekibini kutlamak lazım. Olumsuz bulduğum tek yanıysa daha çok muhafazakâr düşünceye sahip şair ve yazarlarımızın etkinliğe çağrılmasıydı. Başka şehirlerde de benzer şiir akşamlarının yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Trabzon'da bu yıl 3. düzenlenen Uluslararası Trabzon Festivalinin yeterince içinin doldurulabildiğini düşünmüyorum. Umarım daha güzel etkinlikler yapılabilir. Sıcak geçen bir etkinlikten geriye farklı izlenimler kaldı. Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu (Muhteşem Süleyman diyorlar kendisine), Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu gibi sempatik tavırlarıyla etkinliğin güzel geçmesine bütün programlarda da yer alarak katkı sağladı. Türkiye'deki çıkan bazı dergilerin editörlerininde katıldığı bir programda Ada Dergisi adına bir konuşma gerçekleştirdim. Ülkemizin içinde bulunduğu süreçte Edebiyatın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim.

Savaşlar toplumların belleklerinde hep kötü izler olarak kalacaktır. Devlet adamlarımızın içinde bulunduğumuz ve bulunacağımız durumu çok iyi tahlil etmesi ve ona göre yeni hamleler atması gerekiyor. Ve bir kez daha yeni bir kış arifesinde sobalar temizlenip kuruluyor. Bacası huzurla tüten evlerimiz olsun efendim.

Hiç yorum yok:

Ömer Kaya yazdı: ÇIKIŞI ARAYANLAR İÇİN BİR ROMAN: AUSGANG

Romanın Konusu: Alışılmış düzende olaya yaslanan, kolay özetlenebilir pek çok metin okumuşuzdur. Bu minvalde çoğu metin, toplumsal bir mesel...