31 Aralık 2007 Pazartesi

Yaşanan an da anı olacak



"Anılar sadece böyle kesik kesik görüntüler olarak anımsatıyorlar kendilerini. Bir yerde elektrik devreleri gibi yanıp kararıyorlar. Ne kadar zorlarsan zorla ilave tek bir kare göremiyorsun. Resim yapmaya veriyorsun kendini. Karakalemle çiziyorsun kâğıtlara sonrasındaki görebileceklerini. Hiçbir çağrışım yapmıyor çizdiklerin." böyle diyor yeni hikâye karakterlerimden biri.


hemen hemen çoğunuzun evinde bir tanecik bile olsa vardır öğrencilik döneminde boyanmış bir tablo. boyanmış diyorum, gelişi güzel sallanmış fırça darbeleri tuvalin üzerinde bazen farklı yerlere sürülmesi ile başka bir görüntü oluşturulmuş. o günlerde bir çiviye asılarak duvara sabitlenmiş, bir ânıya dönüştürülmüş ressamlığımız. "bizim kız yapmıştı" ya da "bizim oğlan güzel resim yapardı" gibi ifadelerle nadiren de olsa o tablo için iki kelime edilir. o güne geri dönecek olsanız belki bu sefer sokak üzerinde kartpostal satıcısında aldığınız başka bir kartpostalı resmederdiniz. -torosları resmediyorum içime.- en iyi resimleri içimize düşürmeyiz mi zaten? gözlerimizi kapatıp o günlerin tüm anılarını getirmek isteriz bugüne.


karabük'te bir odanın duvarına asılmış o resmi anımsıyorum nedense şimdi. kocaman orantısız bir ev çizmiş ve boyamış yağlıboyalarla. ellerine yakışan ölmek değilse de öldü. bir temmuz sabahı erkenden çekildi bedeni sokaklardan. hep gezip hayat bulduğu kaldırımları yalnız koyup gitti.- iki kişi görürsünüz sokakta. hep görürsünüz o iki kişiyi. sonra başka birgün tek kişiye raslarsınız aynı yerlerde. düşünür müsünüz nerede diğeri?- yaprakların arasından meyveler irileşip görünüyordur. ve yaz güneşi perdeyi delip giriyordur odaya. balkonda ikindi üzeri saatlerce oturup sokağa bakarsınız gelecek günlerinize bakar gibi. yalnız ve tenhasınız da. şimdi aynı duvarda durup durmadığından emin olamadığınız tabloyu düşünürsünüz. kocaman çizilmiş evin hiçbir odasına sığdıramadığı yaşamı gelir gözlerinizin önüne. orada bulutlar akşamın yaklaştığı saatlerde beyazlıklarını yavaş yavaş kaybetmek üzeredir. ve dağlara sizin duyamadığınızdan sessizlik çökecektir.-o hiç torosları görmedi. hani torosların denize dikey indiği o görüntüyü.- bildiğim kenarından nehir geçen evler çiziyordu sürekli. ve arkasında sıra dağlar evlerin.


bazen çok hatırlamak istesenizde yüzler silinir, sesler yitip giderler. neredeler kim bilir? kurbağaların seslerini duyuyorum. bir yerlerden gelip buluyorlar beni. ansızın küçük bir kıpırtı bile döndürebilir sizi başka zamanlara. o tepelerde güneş batarken birilerinin hep evlere doğru gittiğini düşünüyorum.


Savinio'nun yıllar öncesinden gelen sesini duyuyorum sanki. "yaşanan an da anı olacak."

Hiç yorum yok:

Ömer Kaya yazdı: ÇIKIŞI ARAYANLAR İÇİN BİR ROMAN: AUSGANG

Romanın Konusu: Alışılmış düzende olaya yaslanan, kolay özetlenebilir pek çok metin okumuşuzdur. Bu minvalde çoğu metin, toplumsal bir mesel...